14 Temmuz 2014 Pazartesi

DTÖ/GATT ÜLKELERE KORUMACILIĞA ELVERİŞLİ OLANAKLAR SUNUYOR

 
                       Yazar: Cahit YERCİ, MA, YMM

 Richard Baldwin, DTÖ/GATT’ın, ülkelere, ticaret engelleri oluşturup bunları sürdürecekleri alanları bildiren pragmatik kurallar dizisi olduğunu, pek çok DTÖ/GATT kuralının bu tür korumacılığı disipline eden yollarla ilgili bulunduğunu söylüyor.[1] 

DTÖ/GATT sistemi, kriz döneminde olunsun ya da olunmasın, üye ülkelere,  korumacılık adına kullanabilecekleri pek çok olanak sunuyor. Örneğin,

 ·   ödemeler dengesi sorunu yaşayan ülkeler bu sorunlarını aşmak için,

·   herhangi bir üretim sektörü zarara uğrayan ya da uğrama tehlikesi yaşayan ülkeler bu zararı engellemek ya da bu tehlikeyi savuşturmak için,

·   sübvansiyonlu ithalatla karşılaşan ülkeler bu sübvansiyonu telafi için,

·   dampingli ithalatla karşılaşan ülkeler dampingin etkisini gidermek için,


kendi iç üretimlerini koruyucu önlemlere başvurabiliyorlar.

Ayrıca, bağlanmış tavan tarifelerinin altında tarife uygulayan ülkeler, istedikleri her zaman tarifelerini artırma yoluna gidebiliyorlar.

Bunların tamamı, DTÖ/GATT kuralları bağlamında kabul görüyor.

 Kriz döneminde ülkelerin başvurduğu korumacı önlemlerin,  daha çok (tavan tarife altında tarife uygulayan ülkelerin tarife artırımları, dampinge karşı ve sübvansiyona karşı önlemler, korunma önlemleri gibi) DTÖ/GATT kuralları bağlamında kabul gören uygulamalara yoğunlaştığı görülmektedir.

 160 ülkenin üye olduğu Dünya Ticaret Sistemi’nin dayandığı kurallar, ülkelere, korumacılığa yönelik olarak kullanabilecekleri olanaklar sunuyorsa, bu olanakların kullanıldığını görmek bizce son derece doğal bir sonuçtur. Bu yalnızca kriz dönemlerine ilişkin bir sonuç da olamaz. Şu farkla ki, talebin ve üretimin azaldığı, işsizliğin arttığı, dolayısıyla, ülke içi gelirin ve iş olanaklarının korunması adına korumacı baskının şiddetlendiği dönemler olması nedeniyle, kriz dönemlerinde, söz konusu olanakların kullanılması eğiliminin daha güçlü olması beklenmelidir.

Az gelişmişinden orta ve ileri gelişmişlik düzeyine değin çok farklı ekonomik gelişmişlik düzeylerine sahip 160 ülkeyi içinde barındıran, serbest ticaret ilkesine dayalı bir ticaret sisteminin bu ülkelerin tamamına refah artışı getireceğinin garantisi yoktur. Serbest ticaretten bazı ülkelerin iç üretimlerinin ciddi şekilde zarar görmesi olasılığı her zaman mevcut bulunmaktadır. Serbest ticaret nedeniyle üretimleri zarar gören ülkelerin, zarar durumunda dahi, serbest ticareti kayıtsız koşulsuz sürdürebileceklerini, sürdürmeleri gerektiğini söyleyebilmek zordur. DTÖ/GATT sisteminin korumacılığa olanak tanıyan hükümlerinin bazılarının mevcudiyeti, belki de, biraz bundandır. 
 


[1] Baldwin, Richard, The Crisis And Protectionism: History Doesn't Repeat İtself, But Sometimes İt Rhymes”, (What World Leaders Must Do To Halt The Spread Of Protectionism? Editör: Richard Baldwin and Simon Evenett, Graduate Institute, Geneva, Centre for Economic Policy Research (CEPR) Centre for Economic Policy Research 2008, VoxEU.org publication), s. 32-33, (www.voxEU.org).
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder