13 Kasım 2015 Cuma

İNTERNETTE SOSYAL SORUMLULUK




Yazar: Cahit YERCİ,

            Yeminli Mali, Müşavir

 Giriş

 

İnternette doğru bilgi de,  yanlış bilgi de var.

 

İnternet ortamına girilen bilginin doğruluğunu denetleyen herhangi bir kişi ya da kuruluş olmadığına göre, herhalde konu, biraz, bilgi paylaşan kişinin sosyal sorumluluk bilinciyle ve anlayışıyla  ilgili.

 

Yanlış bilgiyle karşılaşanın da bu alanda sosyal sorumluluğu  olmalı kuşkusuz. Bu sorumluluk içinde,

 

  • yanlışa dikkat çekmek,
  • yanlış bilgiyi paylaşana bu yanlışını düzeltme fırsatını sunmak ve bu düzeltmeyi teşvik etmek,
  • gerek duyulan hallerde de doğru bilgiyi sosyal medya ortamına   bizzat sunmak,



vardır denilebilir.

 

Söz konusu sorumlulukların yerine gelmediği ortamda yanlış bilginin doğru sanılması ya da zaman içinde doğruyu kovarak, doğrunun yerine geçmesi riski de var.

 

Neden Bu Yazı?

 

Sosyal medyada çok sık olarak yanlış olduğunu düşündüğüm bilgilerle karşılaşıyorum. Söz konusu yanlış bilgilerin bazılarının kamuoyunu yanlış biçimlendirmeye ve oluşturmaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Yanlış bilgilerin bazıları ise, uzmanı olunmayan konularda bilgi paylaşmaktan  sakınmamaktan kaynaklanıyor.  

 

Son karşılaştığım vergi konusundaki bir paylaşım bana bunları düşündürdü ve bu yazıyı yazmaya yöneltti.

 

Bu yazıyla, biraz dolaylı olsa da, yanlış bilgiler ve yorumlar içeren  bir paylaşımı vergi konusunda doğru bilgiler içeren bana ait bir paylaşımla düzeltmeyi amaçlıyorum. 

 
Vergiye İlişkin Birkaç Küçük Bilgi  

 

Vergi, genel olarak, gelirden, harcamadan ve servetten olmak üzere, üç ana kaynaktan alınıyor.   

 

Ülkemizde uygulanan,
  • gelir vergisi ve kurumlar vergisi gelir vergilerine,
  • katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi harcama vergilerine,
  • emlak vergisi ve motorlu taşıtlar vergisi servet vergilerine, 

örnektir.

 

Bir Örnek Olay Temelinde Değerlendirmeler

 

Diyelim, serbest meslek erbabısınız; Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM)  unvanınız var ve bir A.Ş’ye verdiğiniz serbest meslek hizmetinin karşılığını 100.- TL olarak belirlediniz.

 

Verdiğiniz hizmet katma değer vergisinin konusunu oluşturur. Dolayısıyla, 100  TL üzerinden % 18 oranında (18 TL) KDV hesaplamanız ve hizmetin alıcısı A.Ş’den tahsil etmeniz gerekir. Tahsil ettiğiniz bu tutarı KDV mükellefi sıfatıyla vergi dairesine beyan etmeniz zorunludur. Söz konusu tutar, sunduğunuz hizmet nedeniyle hizmet sunulan A.Ş.’den tahsil edilen bir tutar olduğu için bunun sizin satın alma gücünüzde bir eksilme yaratması söz konusu değildir.

 

Ayrıca, sunduğunuz serbest meslek faaliyetleriyle ilgili olarak yapmış olduğunuz harcamalar nedeniyle yüklendiğiniz KDV varsa bunu tahsil ettiğiniz KDV’den mahsup ederek geri kalan kısmı  vergi dairesine ödeme olanağınız vardır. Bu suretle serbest meslek faaliyetiniz nedeniyle ödediğiniz KDV’nin üzerinizde bir yük olarak kalması da engellenir. Yasa size bu olanağı vermiştir.      

 

Hizmet alıcısı A.Ş.’nin serbest meslek hizmetinizin karşılığını oluşturan 100 TL’lk tutardan % 20 oranında (20 TL) gelir vergisi tevkifatı yapıp bunu sizin adınıza vergi dairesine yatırması ve size de tevkifattan sonra kalan 80.- TL’yi ödemesi gerekir.   

 

Bu açıklamalar uyarınca, düzenleyeceğiniz serbest meslek makbuzunun içeriği aşağıdaki gibi olur:

 

 
Tutar (TL)
Hizmet Bedeli
100
KDV (% 18)
18
Gelir Vergisi Tevkifatı (% 20) (-)
20
Tahsil Edilecek Tutar
98

 

Gelir vergisi yükünüz, bu aşamada, (20/100=) % 20’dir ve bu da gelir vergisi tevkifat oranına eşittir.

 

Yıl içinde serbest meslek faaliyetleri nedeniyle elde ettiğiniz bütün hasılatlarınızı (tevkifattan önceki tutarları) toplayıp, bu hasılatları yaratan serbest meslek faaliyetlerinin üretilmesi için yaptığınız harcamaları bundan düşerseniz yıllık gelir vergisi matrahınızı bulursunuz.[1] [2] Bu matrah dilimlere ayrılır ve her bir dilim üzerinden sırasıyla, % 15, % 20, % 27, % 35 oranlarında gelir vergisi hesaplanır.     

 

Diyelim ki, 2015 yılındaki toplam gelir vergisi matrahınız 66.000 TL’dir. Bunun üzerinden ödenecek gelir vergisi aşağıdaki gibi olacaktır: 
 

 
Tutar (TL)
Vergi Oranı (%)
Vergi (TL)
1.            Dilim
12.000
15
1.800
2.            Dilim
17.000
20
3.400
3.            Dilim
37.000
27
9.990
 Gelir Vergisi Matrahı
66.000
Gelir Vergisi
15.190

 

Yukarıdaki 15.190 TL’lik vergiden yıl içinde tevifat yoluyla ödenen gelir vergilerinizi düşecek ve geri kalan tutarı vergi dairesine ödeyeceksiniz. Bu suretle nihai vergi yükünüz toplamda  15.190 TL’yi geçmeyecektir.

 

Sonuçta, 2015 yılındaki 66.000 TL’lik gelir vergisi matrahı için ortalama vergi yükünüz de (15.190/66.000=) % 23 olacaktır. Elinizde kalacak gelir vergisinden sonraki tutar da (66.000 – 15.190=) 50.180 TL olacaktır. Bu da vergiden önceki tutarın (50.180/66.000=) % 77’sidir.  Harcanabilir geliriniz (satınalma gücünüz) kazancınıza göre gelir vergisi yükü kadar (% 23 oranında) azalmış olacaktır.

 

Harcanabilir gelirinizi kişisel ve ailevi amaçlarla harcarken mal ve hizmet bedeli içinde KDV ödeyeceğiniz ve ödediğiniz bu KDV’yi nihai olarak üstleneceğiniz kesindir. Bu KDV olmasa satın alabileceğiniz mal ve hizmet demetine göre KDV olan durumda daha az mal ve hizmet demeti alabileceğiniz anlamına gelir.



[1] Konuya ilişkin bazı özellikli konular daha vardır. Yazıyı fazla uzatmamak için bunlar ihmal edilmiştir.
[2] Konular irdelenirken Geçici Vergi konusu ihmal edilmiştir.

13 Ağustos 2015 Perşembe

MÜKELLEF HAKLARINA SAYGI LÜTFEN!




                          Cahit YERCİ
                    Yeminli Mali Müşavir


Yasalarda geçen kavram ve deyimlerin yine ilgili yasalarda tanımlanması esastır. Bununla birlikte, bu esasa uyulmadığını ve söz konusu kavram ve deyimlerin yasalar yerine tali mevzuatla tanımlanma yoluna gidildiğini gösteren çok sayıda örnekle de karşılaşılmaktadır.  

Bu örneklerden biri  Gümrük Mevzuatı’ndadır.    

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun (GK’nın) 3’üncü maddesinin 4’üncü fıkrasında “yerleşim yeri” deyimine yer verilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi’nde “yerleşik kişi”nin bu bölgede “yerleşim yeri” olan bütün gerçek kişileri ifade edeceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükme yer veren söz konusu yasa, “yerleşim yeri” deyimini ise tanımlamamıştır.

Durum bu olunca, “Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi’nde yerleşik kişi”  tanımının, yasal açıdan, bir bacağı sakat kalmıştır.

Sakat olan bu bacak,  (07/10/2009 tarihli ve 27369 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan)  4458 sayılı Gümrük Kanununun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkındaki 2009/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nda (BKK’da) yapılan bir tanımla onarılmaya çalışılmıştır. Belirtilen BKK’nın 3/(1)-z maddesinde yer alan tanıma göre, “yerleşim yeri”,  aynı kararın  “dördüncü kısım hükümlerinin uygulanması açısından, kişisel veya mesleki bağlar nedeniyle bir kişinin Türkiye’ye son giriş tarihinden geriye doğru bir yılda en az yüzseksenbeş gün yaşadığı yeri”  ifade etmektedir.    

BKK’nın getirdiği bu tanımın, uygulamada doğabilecek belirsizleri ve farklı uygulamaları ortadan kaldırmak bakımından çok önemli olduğu kesindir.  Ancak, bu tanımın yasallığı tartışmalıdır.

Söz konusu BKK, aynı BKK’nın 2’nci maddesinde de belirtildiği üzere, GK’nın 16, 74, 131, 132, 141, 167, 169, 195, 202, 214, 215, 221, 225 ve 237’nci maddelerinin BKK ile düzenlenmesini öngördüğü hususları kapsamaktadır. Bu maddelerin hiçbirinde, GK’nın eksik bıraktığı tanımların BKK ile tamamlanacağı yönünde hüküm yoktur.

Gümrük Mevzuatı’nda "Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi’nde yerleşik kişi" sayılanlara tanınmamakla birlikte, "Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesinde yerleşik kişi" sayılmayanlara tanınan bazı olanaklar mevcuttur.   Bunlardan biri, yurt dışından ithalat vergileri, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisi (KDV) ödemeksizin yurda geçici süreyle taşıt ithalatıdır.

 “Yerleşim yeri” tanımının şu ya da bu şekilde yapılmasına bağlı olarak, yurda geçici süreyle taşıt ithal ettiğinde söz konusu vergileri ödemesi gerekecek ve gerekmeyecek kişilerin çerçevesi/kapsamı değişmektedir. Bu çerçevenin/kapsamın yasada değil, yasa dışında kalan ve yasanın verdiği herhangi bir yetkiye dayanmaksızın yapılan bazı düzenlemelerde yer alan tanımlarla belirlenmesi bence mükellef haklarının ciddi şekilde ihlalidir.

Mükellef haklarına saygı lütfen!

 
     

28 Nisan 2015 Salı


http://izellevicoskun-en.blogspot.com.tr/2015/04/can-sustainable-entrepreneurship-act-as.html

 

Can Sustainable Entrepreneurship act as an Engine for Sustainable Development?

“The Sustainable Entrepreneur generally focuses on the root sustainable added value rather thanhow the economic return is yielded. Accordingly sustainable entrepreneurship encompasses a wide range of entrepreneurship types from non-profit social entrepreneurship that aims to create social transformation to ones that develop sustainable business practices.”

 

Dr. İzel Levi COŞKUN, icoskun@mazarsdenge.com.tr

8 Şubat 2015 Pazar

KAÇAKÇILIK SUÇLARI


Yazar: Cahit YERCİ, MA, YMM, Bağımsız Denetçi

 I. Genel Bilgi
                    İzleyen tabloda yer alan fiiller Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu (KMK)’nın 3’üncü maddesi uyarınca kaçakçılık suçu oluşturmaktadır ve yine izleyen tabloda belirtilen adli cezaları gerektirmektedir.[1]

Fiil/Ceza
Eşyayı, gümrük işlemlerine tâbi tutmaksızın ülkeye sokmak ya da ülkeye sokmaya  teşebbüs etmek / Bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası.
 
Eşyayı, gümrük kapıları dışından ülkeye sokmak ya da sokmaya teşebbüs etmek/ “Bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası” şeklindeki ceza üçte birden yarısına kadar artırılmış olarak uygulanır.
 
Eşyayı, sahte belge kullanmak suretiyle gümrük vergilerini kısmen veya tamamen ödemeksizin, ülkeye sokmak ya da ülkeye sokmaya teşebbüs etmek / Bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası.
 
Transit rejimi çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakmak ya da buna teşebbüs etmek / Altı aydan iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası.
 
Belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, sahte belge ile yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapmak ya da yapmaya teşebbüs etmek / Altı aydan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası.
 

 

KMK’nın 3/5’inci maddesi hükmünde, yukarıdaki tabloda belirtilen fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin, bu fiillere konu olan eşyanın, bu özelliği bilinerek,

 

  • ticarî amaçla satın alınması,
  • satışa arz edilmesi,
  • satılması,
  • taşınması,
  • saklanması,

 

fiilleri de kaçakçılık suçu sayılmıştır. Bu fiilleri işleyenlere KMK’nın 3/5’inci maddesi hükmü uyarınca, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası hükmolunur.

 

II. Etkin Pişmanlıkta Ceza İndirimi


A. Suçu İşleyenler İçin

 

KMK’nın 3’üncü maddesinde yer alan ve bu makalenin 1’inci bölümünde belirtilen suçları işlemiş olan kişiler,  etkin pişmanlık göstererek, soruşturma evresi sona erinceye kadar suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesi’ne ödediği takdirde, haklarında, KMK’da tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında indirilir. Bu fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz.


B. Suça İştirak Edenler İçin

 

KMK’nın 3’üncü maddesinde yer alan ve bu makalenin 1’inci bölümünde belirtilen suçlara iştirak etmiş olan kişiler, resmî makamlarca haber alınmadan önce, fiili, diğer failleri ve kaçak eşyanın saklandığı yerleri haber verirse, verilen bilginin, faillerin yakalanmasını veya kaçak eşyanın ele geçirilmesini sağlaması halinde cezalandırılmaz.

 

Resmi makamlarca haber alındıktan sonra fiilin bütünüyle ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden kişiye verilecek ceza üçte iki oranında indirilir.

 
III. Kaçakçılık Suçu Oluşturan Fiillerin Gümrük Yükümlülüğü De Doğurması

 

Yukarıda yer alan ve kaçakçılık suçu oluşturan fiiller, Gümrük Kanunu hükümleri uyarınca, aynı zamanda, gümrük yükümlülüğü doğuran fiilleri oluşturmaktadır.  

 

Gümrük Kanunu’nun 208’inci maddesinde, AATUHK[2] hükümleri saklı kalmak üzere, aşağıda belirtilen durumlarda gümrük yükümlülüğünün sona ereceği hükme bağlanmıştır:

 

  • Eşyanın bir gümrük rejimi kapsamında tesliminden önce zapt ve müsadere edilmesi veya imha edilmesi.
  • GK’nın 182’nci maddesi hükmü uyarınca, gümrük yükümlülüğü doğan eşyanın GK’ya aykırı olarak Türkiye Gümrük Bölgesi’ne girmesi dolayısıyla müsadere edilmesi.

  

KMK’nın 13’üncü maddesi hükmü uyarınca, aynı kanun hükümleri gereğince, kaçakçılık suçu oluşturan durumlarla ilgili olarak,  26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır. Bu hüküm gereğince, KMK’da kaçakçılık suçu oluşturduğu yönünde hükme bağlanmış durumlar,  bu durumlara konu eşyanın müsaderesini gerektirmektedir. Müsadere, GK’nın 208’inci maddesi hükmü uyarınca, eşyanın kanuna aykırı olarak Gümrük Bölgesi’ne girmiş olması nedeniyle doğan gümrük yükümlülüğünü sona erdirecektir.



[1] Bunlar, kaçakçılık suçu oluşturan fiillerden yalnızca bazılarıdır. Kaçakçılık suçları hakkında daha fazla bilgi için KMK’ya bakılmalıdır.  
[2] 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında  Kanun.

9 Ocak 2015 Cuma

İTHALATTA VERGİ














                  Yazar: Cahit YERCİ, YMM, MA
A.Giriş
Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun (ÖTVK’nın), 2/1-a maddesinde yer alan tanım uyarınca, ithalat, “verginin konusuna giren malların Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi’ne girişini”  ifade etmektedir.   
İthalat dolayısıyla, mevzuat uyarınca, çeşitli vergilerin ya da mali yükümlülüklerin ödenmesi gereği ortaya çıkmaktadır.[1]
B.İthalat Vergileri
Gümrük Kanunu (GK), ithalat vergilerini ödeme yükümlülüğünü “gümrük yükümlüğü” tabiriyle anlatmaktadır.  Aynı kanun uyarınca, ithalat vergilerine tabi malların,


  •                    serbest dolaşıma giriş rejimine,
  •                    kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine,
                            tabi tutulması gümrük yükümlüğü doğuran işlemlerdendir.[2]

C.Katma Değer Vergisi (KDV)

1.Mal İthalatı 
Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK) hükümleri uyarınca, Türkiye’de gerçekleşen her türlü mal ithalatı verginin konusuna girmektedir.  
KDVK’da ithalat tanımı yer almamakla birlikte, ÖTVK’daki ithalat tanımının KDV uygulaması bakımından da geçerli olması gerekir. Bu mütalaa,  KDVK’nın, Türkiye Gümrük Bölgesi’ne gelen ve bazı gümrükçe onaylanmış işlem ve kullanımlara[3] (GOİK’lere) tabi tutulan malları KDV’den istisna eden 16’ncı maddesindeki hükümlerin mevcudiyeti dolayısıyladır. 
2.Hizmet İthalatı 
Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK) hükümleri uyarınca, Türkiye’de gerçekleşen her türlü hizmet ithalatı verginin konusuna girmektedir.  
Hizmet ithalatının ithal edilen mala bağlı veya ithal mal nedeniyle söz olduğu ve ithal edilen malın gümrük kıymetine (gümrük vergisi matrahına) girmesi gerektiği haller vardır. Bu durumlarda, hizmet ithalatı, ithal edilen malın gümrük kıymetine dahil edilerek gümrük idaresince KDV’ye tabi tutulacaktır. İthalatta ödenen ve gümrük makbuzunda gösterilen KDV, teslim ve hizmet bedelleri üzerinden hesaplanan KDV’den indirilebilecektir.
Bu nitelikte olmayan ithal edilen hizmetler ise, maldan ayrı bir şekilde gelir idaresince vergilendirilecektir. Uygulamada buna ilişkin olarak sorumlu sıfatıyla vergilendirme söz konusu olmaktadır. Hizmetin ithalatçısı, ithal hizmetin KDV’sini II numaralı KDV beyannamesiyle vergi dairesine beyan etmekte, beyan edilen ve ödenen söz konusu KDV’yi ise I numaralı KDV beyannamesinde indirim konusu yapmaktadır.  
3.Mal İthalatında KDV Doğuran Olay
                    KDVK hükümleri uyarınca, ithalatta vergiyi doğuran olay,  GK’ya göre gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başlaması, gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescili anında meydan gelir.  

D.Özel Tüketim Vergisi
ÖTVK hükümleri gereğince, aynı kanunun ekindeki listelerde yer alan mallardan,  
  • (II) sayılı listedeki malların kayıt ve tescile tabi olmayanlarının,
  • (III) sayılı listelerdeki malların,
  • (IV) sayılı listelerdeki malların,
     
    ithalatı özel tüketim vergisi (ÖTV)’ye tabi bulunmaktadır. Ayrıca, aynı kanunun eki (II) sayılı listedeki mallardan kayda ve tescile tabi olanların kullanılmak amacıyla ithalatı da (ilk iktisap tanımı çerçevesinde) ÖTV’ye tabidir. 
                   1.Vergiyi Doğuran Olay

ÖTVK hükümler uyarınca, ithalatta vergiyi doğuran olay, GK'ya göre gümrük yükümlülüğünün doğması, ithalat vergilerine tâbi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescilidir.

Yukarıda KDVK’ya atıfla ithalatta KDV’nin ne zaman doğacağına ilişkin belirlemeye yer verildi. Bu belirleme ile ÖTVK’nın vergiyi doğuran olay belirlemesi birbirine koşuttur. Bununla birlikte, iki belirleme arasında kapsam bakımından fark vardır. ÖTVK,  ithalat vergileri ödeme yükümlülüğü doğuran bütün olayları ÖTV doğuran olay olarak hükme bağlamıştır. KDVK ise, ithalat vergilerinden yalnızca gümrük vergisi doğuran olayları KDV doğuran olay olarak hüküm altına almıştır. 

                                E.Rejimlere Göre Vergi

                    Türkiye Gümrük Bölgesi’ne getirilen malın tabi tutulduğu gümrük rejimine göre vergi yükümlülüğü doğup doğmadığı izleyen tabloda gösterilmektedir:


Rejimler

Vergi Yükümlülüğü Doğup Doğmadığı

İthalat Vergileri[4]

Özel Tüketim Vergisi[5]

Katma Değer Vergisi

SDGR[6]

Doğar

Doğar

Doğar

Tam Muafiyetli GİR[7]

Doğmaz

Doğmaz

Doğmaz

Kısmi Muafiyetli GİR

Doğar

Doğar

Doğar

Transit Rejimi

Doğmaz

Doğmaz

Doğmaz

Antrepo Rejimi

Doğmaz

Doğmaz

Doğmaz

DİR[8]

Doğmaz

Doğmaz

Doğar

GKAİR[9]

Doğmaz

Doğmaz

Doğar


                   İthalat vergileri yönünden vergi ödeme yükümlülüğünün doğmaması, GK’da malın söz konusu rejimlere tabi tutulmasının gümrük yükümlülüğü doğuran işlemler olarak hükme bağlanmamış olması nedeniyledir.  

                 ÖTV ve KDV yönünden vergi yükümlülüğü doğmaması ise, malın söz konusu rejimlere tabi tutulmasının vergiden istisna edilmiş olması dolayısıyladır.






[1] Bu yazıda, yalnızca, ithalat vergilerine, KDV’ye ve ÖTV’ye çok genel hatlarıyla değinilecektir.


[2] Gümrük yükümlüğü doğuran işlemler belirtilen işlemlerle sınırlı değildir. GK, gümrük yükümlülüğü doğuran başka işlemleri de hükme bağlamıştır.  


[3] GOİK’ler şunları kapsar:

·         Malın bir serbest bölgeye girmesi

·         Malın yeniden ihracatı

·         Malın gümrüğe terk edilmesi

·         Malın imhası

·         Malın bir gümrük rejimine tabi tutulması  


[4] Tabloda “doğar” ya da “doğmaz” şeklinde belirleme yapılırken, rejime tabi tutulan malın ithalat vergilerine tabi  olduğu varsayılmıştır.


[5] Tabloda “doğar” ya da “doğmaz” şeklinde belirleme yapılırken, rejime tabi tutulan malın ithalatının ÖTV’ye tabi olduğu varsayılmıştır.


[6] SDGR: Serbest Dolaşıma Giriş Rejimi


[7] GİR: Geçici İthalat Rejimi


[8] DİR: Dahilde İşleme Rejimi


[9] GKAİR: Gümrük Kontrolü Altında İşleme Rejimi