4 Ağustos 2014 Pazartesi

GÜMRÜK KIYMETİNİN TESPİTİ



Yazar: Cahit YERCİ, MA, YMM 

Temelleri GATT 1947 ile atılan ve GATT 1994 ile güçlendirilen uluslararası ticaret sisteminin dayandığı temel düşünce, gümrük tarifelerinin azaltılması suretiyle ticarete serbestleştirme getirilmesidir. Sistem, gümrük vergisi oranlarının azaltılması suretiyle azaltılan korumanın, birtakım başka yollarla artırılmasına engel olacak kuralları da beraberinde getirmiştir. Gümrük kıymetinin belirlenmesinde uluslararası düzeyde tekdüze uygulama  yapılmasını ve bu suretle gizli korumacılığın  engellenmesini sağlamaya dönük olarak getirilen ve GATT 1994’ün olduğu gibi devraldığı, GATT 1947’nin VII. maddesindeki kurallar bunun en önemli örneğini oluşturmaktadır.    

Bu bağlamda, uluslararası ticarete yapay bir engel getirmemek için, gümrük kıymetinin,[1] GATT 1994’ün VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma’da yer alan esaslara göre belirlenmesi ve ithalatçı ülkelerin  gümrük vergisini bu suretle belirlenen değer üzerinden hesaplayıp almaları gerekmektedir. Buna göre, gümrük kıymetinin belirlenmesinde temel ilke, verginin hesabında, keyfi ve fiktif değerlerin değil,  işlemin gerçekleştiği değerin (satış bedelinin) esas alınmasıdır.  

Söz konusu anlaşmanın 1’inci maddesi uyarınca, eşyanın gümrük kıymeti, ithalatçı ülkeye ihraç amacıyla yapılan satışta,  aynı anlaşmanın 8’inci maddesinde yer alan hükümler çerçevesinde gerekli düzeltmelerin de yapıldığı fiilen ödenen ya da ödenecek fiyattır.[2]  
 
İthal malın gümrük kıymetinin GATT 1994’ün VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma’nın 1’inci maddesine göre belirlenemediği durumlar vardır. Böyle durumlarda, gümrük kıymetinin, aynı anlaşmanın, sırasıyla, 2’nci, 3’üncü, 5’inci ve 6’ncı maddelerine göre işlem yapılarak tespit edilmesi gerekir.[3] Bu şekilde de tespit yapılamazsa, gümrük kıymeti, GATT 1994’ün VII. maddesinin ve GATT 1994’ün VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma’nın  ilke ve genel hükümlerine uygun yöntemlerle ve ithalatçı ülkede mevcut veriler esas alınarak belirlenir.[4] GATT 1994’ün VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma’nın 7’nci maddesi, gümrük kıymetinin bu suretle belirlenmesi sürecinde de,  

·   keyfi ve fiktif kıymetlerin,
·   asgari gümrük kıymetlerinin,
·   ithalatçı ülkede üretilen eşyanın o ülkedeki satış fiyatının,
·   iki alternatif kıymetten yüksek olanının benimsenmesini öngören bir sistemin,
·   eşyanın ihraç ülkesindeki iç piyasa fiyatının,
·   aynı veya benzer eşyanın, GATT 1994’ün VI. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma’nın 6’ncı maddesi hükümlerine göre hesaplanmış kıymeti dışındaki maliyet bedelinin,
·   ithalatçı ülkeden başka bir ülkeye ihraç edilen eşyanın fiyatının, 

kullanılmasına izin vermemektedir.  

Beyan edilen kıymetin gerçekliği ve doğruluğu konusunda ithalatçı ülkenin gümrük idaresinin haklı bir sebebe dayanarak kuşku duyduğu haller bulunmaktadır. Böyle durumlarda dahi, önceki paragrafta GATT 1994’ün VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma’nın 7’nci maddesinin izin vermediği belirtilen türden işlemlerin yapılması suretiyle kıymet belirlenmesi mümkün değildir. Belirtilen durumlarda, Gümrük Kıymeti Komitesi’nin[5]  kararı uyarınca, ithalatçıdan ek bilgi ve bilgiler istenecek ve bilgiler çerçevesinde kuşku giderilmeye çalışılacaktır. 



[1] Gümrük kıymeti, ad valorem esasa göre alınan gümrük vergilerinde, vergi hesabına esas olan değerdir.
[2] GATT 1994’ün VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma’nın hükümleri ülkemizin mevzuatına tamamen yansıtılmış durumdadır ve uygulama tamamen söz konusu hükümler çerçevesinde yapılmaktadır. Bknz. 4458 sayılı Gümrük Kanunu m. 23-31.
[3] Bir önceki maddeye göre gümrük kıymeti belirlenebiliyorsa, izleyen madde hükümlerine geçilmez.  Bunun tek istisnası, ithalatçının isteği üzerine, 5’inci ve 6’ncı maddenin uygulama sırasının değiştirilebilmesidir. Bknz. GATT 1994’ün VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma m. 4.  
[4] GATT 1994’ün VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma m. 7.  
[5] GATT 1994’ün VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma’nın 18’inci maddesi uyarınca kurulan ve DTÖ üyesi bütün ülkelerin temsilcilerinden oluşan komitedir.

DTÖ/GATT’IN KORUMACILIK KONUSUNDAKİ GENEL İLKELERİNİN BAZILARI


Yazar: Cahit YERCİ, MA, YMM 

1.“En Çok Kayırılan Ülke” İlkesi 

Bu ilke, gümrük vergileriyle ilgili olarak, DTÖ üyesi bir ülkenin DTÖ üyesi diğer bir ülkeye yönelik yaptığı avantajlı bir uygulamayı DTÖ üyesi diğer bütün ülkelere karşı da yapmasını öngörmektedir.[1] Bu ilke, kendi içinde, bütün ülkelere karşı eşit mesafede olunması, belli ülkelere karşı ayırımcı uygulamalardan kaçınılması anlayışını da barındırmaktadır.[2]    

Aynı şekilde, genelleştirilmiş tercihler sistemi (GTS) çerçevesinde, ülkelerin tek taraflı ve DTÖ taahhütlerinden bağımsız olarak uyguladıkları tercihli tarifeler[3] de söz konusu ilkenin bir istisnasını oluşturmaktadır.[4]  [5]   

2.Şeffaflık İlkesi  

Şeffaflık ilkesi, ülkelerin yerli üretimi korumak için başvurduğu önlemlerin görünür ve kolayca farkedilir olmasını öngörmektedir. Bu ilke uyarınca, şeffaflığı daha çok sağlayan önlemlere, başka deyimle, gümrük vergileri yoluyla korumaya yönelinmeli, gizli koruma yöntemlerinden kaçınılmalıdır.[6]
 
Ayrıca, DTÖ/GATT Yasal Düzenlemeleri, ülke uygulamalarında şeffaflığın sağlanmasına dönük olarak bildirim zorunlulukları getirmektedir. Bu zorunluluklar çerçevesinde ülkeler, uluslararası ticaretin doğal akışını değiştiren, ithalatı azaltmaya ya da ihracatı çoğaltmaya dönük uygulamalarını DTÖ’nün ilgili birimlerine bildirme yükümlülüğü altındadırlar. Örneğin, sağlık düzenlemeleri ve teknik düzenlemeler çerçevesinde ticarete getirilen engeller ile devlet yardımları bildirim zorunluluğu kapsamında bulunmaktadır.   

3.Güvenlik Çıkışları 

Uluslararası ticaretin serbestleşmesinden her ülkenin eşit derecede yarar sağlayacağının garantisi bulunmamaktadır.[7] Serbestleşen ticaretin, bazı ülkelere ciddi sıkıntılar getirmesi de olasıdır. DTÖ/GATT kurallarına göre yürüyen uluslararası ticaretin serbestleşmesi dolayısıyla ithalatı artan ve bu nedenle kaynak tahsis mekanizmaları bozulan ülkelerin, bunu gidermek için ithalatlarını azaltacak yöntemlere başvurması aynı kurallar gereğince mümkün bulunmaktadır.[8]




[1] GATT 1994  m. I.
[2] Krueger, Anne O., The Clash Between Economics And Politics in The World Trade Organization”, The Journal of International Trade and Diplomacy 3 (1), Spring 2009: s. 38.
[3] Tercihli tarife, ülkelerin, belirlenmiş koşullar altında, belli ülkelerden ithal edilen ya da belli ülkeler menşeli eşyaya diğer ülkelere uygulanandan daha düşük ya da sıfır oranda gümrük vergisi uygulamasıdır.  
Serbest ticaret anlaşmaları kapsamındaki ticarette malın ithalatçı ülkede  tercihli tarifeden yararlanması için üç ana koşul gerekir. Bunlar,
·       malın ihracatçı ülkede menşe kazanmış olması,
·       malın ihracatçı ülke menşeli olduğunu gösteren bir menşe ispat belgesine bağlanması,
·       menşe kazanan malın bünyesine giren menşeli olmayan maddelerin ihracatçı ülkede geri ödemeden ya da muafiyetten yararlanmaması,
koşullarıdır. Malın menşe ispat belgesine bağlanabilmesi için birinci ve üçüncü bentlerde belirtilen koşulların yerine gelmesi gerekir.
Ülkelerin tek taraflı tercihli tarifeleri de menşe ölçütüne göre ve geçerli bir menşe belgesine dayalı olarak  uygulanmaktadır.
[4] World Tariff Profiles 2006, World Trade Organization and International Trade Centre UNCTAD/WTO 2007, Printed by  WTO Secretariat, Switzerland, 2007, s. 208.  
[5] (İthalat: 2009/19 Sayılı) Genelleştirilmiş Tercihler Sistemine İlişkin Tebliğ, (Resmi Gazete: 31/12/2008-27097 İkinci Mükerrer).
[6] Krueger, Anne O., The Clash Between Economics And Politics in The World Trade Organization”, The Journal of International Trade and Diplomacy 3 (1), Spring 2009: s. 39.
[7] Lipsey, Richard G., Steiner Peter O., Purvis, Douglas D., Economics, (1987), s. 786, 794.
[8] Krueger, Anne O., The Clash Between Economics And Politics in The World Trade Organization”, The Journal of International Trade and Diplomacy 3 (1), Spring 2009: s. 39.

DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ - WORLD TRADE ORGANIZATION


                   Yazar: Cahit YERCİ, MA, YMM 

1.   Dünya Ticaret Örgütü                       

50 yıla yakın bir süre GATT 1947 çerçevesinde yürütülen görüşmeler 1994 yılında kurumsal bir çerçeve yaratılmasıyla, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)’nün kurulmasıyla sonuçlanmıştır.
                       DTÖ’yü Kuran Anlaşma’nın giriş bölümünde, DTÖ’ye taraf olan ülkeler arasında ticaret ve ekonomik girişim alanında kurulacak ilişkilerin aşağıda belirtilen amaçlara yönelik olacağı  vurgulanmaktadır:

·   Yaşam standartlarının geliştirilmesi.
                        ·   Tam istihdamın sağlanması.
·   Reel gelirin ve efektif talebin istikrarlı şekilde büyütülmesi.
·   Mal ve hizmet üretiminin ve ticaretinin geliştirilmesi.
·   Dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma amacına uygun olarak optimal kullanımı.
·   Çevrenin korunması. 

Yine aynı anlaşmanın giriş bölümünde, bu amaçlara giden yolda kullanılacak ve geliştirilecek araçların seçiminde farklı ekonomik kalkınma düzeylerindeki ihtiyaçların ve sorunların da dikkate alınması ve bu bağlamda, az gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin büyüyen dünya ticaretindeki paylarını garanti etmek için müspet çabaların gereğine işaret edilmektedir.  

Aynı anlaşmanın yine giriş bölümünde, bu amaçlara ulaşılmasında karşılıklılık ve ortak avantajlar temelinde, tarifelerin ve diğer ticaret engellerinin azaltılması ve uluslararası ticari ilişkilerde ayırımcı uygulamaların ortadan kaldırılmasının araç olarak kullanılacağı belirtilmektedir.  

Bu amaçlar çerçevesinde DTÖ, DTÖ’yü Kuran Anlaşma’nın ekini ve belirtilen anlaşmanın parçasını[1] ya da ayrılmaz parçasını[2] oluşturan anlaşmalar ve bunlara bağlı yasal düzenlemeler bağlamında üye ülkeler arasında kurulan ticari ilişkilerin yönetiminde ortak bir kurumsal çerçeve sağlamaktadır.[3]  

2. GATT 1994 

GATT 1947’nin bütün hükümlerini ve Uruguay Turu’nun bütün sonuçlarını ve bu sonuçları içeren bütün belgeleri bünyesinde barındıran GATT 1994, aşağıda belirtilenleri de kapsamaktadır.

·   DTÖ’yü Kuran Anlaşma’nın yürürlüğe girdiği tarihten (01/01/1995) önce GATT 1947 hükümleri uyarınca yürürlüğe girmiş olan aşağıdaki düzenlemeler: 

(a)         Tarife indirimlerine ilişkin protokoller ve belgeler.
(b)        Katılım protokolleri (geçici uygulama ve geçici uygulamanın kaldırılmasıyla ilgili hükümler ile protokol tarihinde mevcut mevzuatla uyumsuz  olmadığı sürece geçici olarak  uygulanacak GATT 1947’nin II’nci bölüm hükümleri hariç).
(c)         GATT 1947’nin XXV’inci maddesi uyarınca verilen ve DTÖ anlaşmasının yürürlüğe girdiği tarihten önce hala yürürlükte bulunan kararlar[4]
(d)        GATT 1947’yi imzalayan ülkelerin diğer kararları.
·   GATT 1994’ün II’nci Maddesinin 1’inci Fıkrasının (b) Bendinin Yorumlanmasına İlişkin Mutabakat.
·   GATT 1994’ün XVII’nci Maddesinin Yorumlanmasına İlişkin Mutabakat.
·   GATT 1994’ün Ödemeler Bilançosu Hükümlerine İlişkin Mutabakat.
·   GATT 1994’ün XXIV’üncü Maddesinin Yorumlanmasına İlişkin Mutabakat.
·   GATT 1994’ten Doğan Yükümlülüklerden Vazgeçilmesiyle İlgili Mutabakat.
·   GATT 1994’ün XXVIII’inci Maddesinin Yorumlanmasına İlişkin Mutabakat.
·   Marakeş Protokolü

 

 




[1] DTÖ’yü Kuran Anlaşma’nın 4 numaralı ekinde belirtilen anlaşmalar aynı anlaşmanın parçasını oluşturmakta ve DTÖ’ye taraf olan bütün  ülkeleri söz konusu anlaşmalara taraf olmaları durumunda bağlamaktadır. Bknz. DTÖ’yü Kuran Anlaşma m. II/2. (Örneğin, Türkiye, söz konusu ekte belirtilen anlaşmalardan Kamu Alımları Anlaşması’na taraf değildir ve bu anlaşma Türkiye’yi bağlamamaktadır).
[2] DTÖ’yü Kuran Anlaşma’nın 1, 2, 3 numaralı eklerinde belirtilen anlaşmalar ve yasal düzenlemeler aynı anlaşmanın ayrılmaz parçasını oluşturmakta ve DTÖ’ye taraf olan bütün  ülkeleri bağlamaktadır. Bknz. DTÖ’yü Kuran Anlaşma m. II/1.
[3] DTÖ’yü Kuran Anlaşma m. II/1.
[4] GATT 1947’nin XXV’inci maddesi hükmü uyarınca adı geçen anlaşmada düzenlenmeyen herhangi bir istisnai durumda anlaşmayı imzalayan ülkeler aynı anlaşmadan doğan yükümlülüklerinin herhangi birinden, üçte iki çoğunluk oyuyla ve söz konusu üçte ikinin anlaşmaya imza koyan ülkelerin yarısını içermesi koşuluyla vazgeçebilmektedir.

                  

1 Ağustos 2014 Cuma

"İHRACAT" VE "YENİDEN İHRACAT" DEYİMLERİ


Yazar: Cahit YERCİ, MA, YMM


 “Serbest dolaşımda bulunan eşya” tabiri,  

 ·      tamamıyla Türkiye Gümrük Bölgesi’nde (TGB’de) elde edilen ve bünyesinde TGB dışındaki ülke veya topraklardan ithal edilen girdileri bulundurmayan eşyayı,

                       ·      şartlı muafiyet düzenlemelerine tabi tutulan eşyadan elde edilen ve tabi olduğu rejim hükümleri uyarınca özel ekonomik değer taşımadığı tespit edilen eşyayı,

·      Türkiye Gümrük Bölgesi dışındaki ülke veya topraklardan serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutularak ithal edilen eşyayı,

·      TGB’de, yukarıda belirtilen eşyadan ayrı ayrı veya birlikte elde edilen veya üretilen eşyayı,

 ifade etmektedir.

"Serbest dolaşımda bulunmayan eşya” deyimi ise, serbest dolaşımda bulunan eşya dışında kalan eşya ile transit hükümleri saklı kalmak üzere TGB’yi  fiilen terk eden eşyayı ifade etmektedir.

Bu tanımlar çerçevesinde, TGB’ye gelen ve aşağıdaki rejimlere tabi tutulan serbest dolaşımda olmayan eşyanın statüsünde, bu rejimlere tabi tutulma sebebiyle herhangi bir değişiklik olmaz:  

·         Transit rejimi   

·         Antrepo rejimi

·         şartlı muafiyet sistemli dahilde işleme rejimi

·         Geçici ithalat rejimi

·         Gümrük kontrolü altında işleme rejimi  

 Türkiye Gümrük Bölgesi’nde (TGB’de) serbest dolaşımda olan eşya  TGB dışına transfer edildiğinde bu işlem “ihracat” kavramıyla anlatılmakta ve açtırılan gümrük beyannamesinin (gümrük beyannamesinin 1’inci, 2’nci ve 3’üncü nüshaları) ihracat rejimine ilişkin bölümleri doldurulmaktadır.

 Türkiye Gümrük Bölgesi’nde (TGB’de) serbest dolaşımda olmayan eşya  TGB dışına transfer edildiğinde ise, işlem “yeniden ihracat” kavramıyla anlatılmakta ve açtırılan gümrük beyannamesinin (gümrük beyannamesinin 1’inci, 2’nci ve 3’üncü nüshaları) ihracat rejimine ilişkin bölümleri doldurulmaktadır.