Cahit YERCİ
Gelirler Başkontrolörü (20 Ekim 2005 Perşembe, Dünya)
Egemenlik kayıtsız şartsız Türk ulusunundur; Türk ulusu egemenliğini Anayasa'nın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır (Anayasa m.6). Ulusal egemenliğin kullanımında yetkili organlar yasama, yürütme ve yargı organlarından oluşmaktadır. Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne, yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu'na, yargı yetkisi ise bağımsız mahkemelere aittir (Anayasa m.7, 8, 9).
Yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin farklı organlara bırakılmış olması
kuvvetler ayrılığı ilkesi olarak ifade edilmektedir. Anayasa'mızın başlangıç
hükümlerinde, bu ilke, "medeni işbölümü ve işbirliği" olarak ortaya
konmaktadır. Buna göre, devlet organları arasında bir üstünlük sıralaması
anlamına gelmemekte olan kuvvetler ayrılığı, belli devlet yetki ve görevlerinin
kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliğidir;
üstünlük ise Anayasa'da ve kanunlardadır.
"Medeni işbölümü ve işbirliği" ilkesinin yansıdığı önemli alanlardan birisini de vergi oluşturmaktadır. Vergi alanında, yasama, yürütme ve yargı erklerinin her biri belli yetkileri ve hakları kullanmaktadır.
"Medeni işbölümü ve işbirliği" ilkesinin yansıdığı önemli alanlardan birisini de vergi oluşturmaktadır. Vergi alanında, yasama, yürütme ve yargı erklerinin her biri belli yetkileri ve hakları kullanmaktadır.
Yasama: Vergilerin konulması, değiştirilmesi ve kaldırılması kanunla olmaktadır
(Anayasa m.73). Kanun koymak, kaldırmak ve değiştirmek görev ve yetkisi ise,
Anayasa'nın 87'nci maddesi hükmü gereğince, TBMM'ye aittir. Bu bağlamda, vergi
koyma, kaldırma ve değiştirme yetkisi de Anayasa hükmü gereğince, yasama organı
TBMM'ye ait olmaktadır.
Yasama organında kabul edilmiş ve yayımlanarak yürürlüğe girmiş bir vergi kanununun Anayasa'ya aykırılık iddialarına temel oluşturabilecek hükümleri olabilmektedir. Böyle durumlarda, yasama organı içinde yer almakta olan iktidar ve ana muhalefet partisi Meclis gruplarının ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte birine eşit üyelerin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla, Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açma hakkı bulunmaktadır (Anayasa m.150, 151).
Yürütme: TBMM'ce kabul edilen vergi kanunu, on beş gün içinde Cumhurbaşkanı'nca yayımlanmaktadır. Cumhurbaşkanı yayımlanmasını kısmen ya da tamamen uygun bulmadığı vergi kanununu, uygun bulmama gerekçesiyle birlikte bir daha görüşülmek üzere aynı süre içinde TBMM'ye geri gönderebilmektedir. TBMM geri gönderilen kanunu aynen kabul ederse, kanunun yayımlanması gerekmektedir (Anayasa m.89). Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa'ya şekil ve/veya esas yönünden aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açma hakkı bulunmaktadır. (Anayasa m.148, 150, 151).
Anayasa'nın "Vergi Ödevi" başlıklı 73'üncü maddesinde Bakanlar
Kurulu'na yetki verilebileceği hükme bağlanmıştır. Bakanlar Kurulu'na kanunla
verilebilecek bu yetki, vergi koymayı, kaldırmayı ve değiştirmeyi içermez. Bu
yetki, vergi kanunlarının içerdiği muaflıklarda, istisnalarda, indirimlerde ve
oranlarda kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik
yapmakla sınırlıdır.
Kanunla belli vergisel düzenlemeleri yapma yetkisi Bakanlar Kurulu'nun yanı
sıra idareye de verilmektedir. Ayrıca, idare, kanun hükümleri gereğince ve bu
hükümler çerçevesinde vergi tarh etme, tahakkuk ettirme, tahsil etme ve ceza
kesme gibi vergisel işlemleri gerçekleştirmektedir.
Yargı: Vergi alanında yetki kullanan yargı organları Anayasa Mahkemesi,
Danıştay, bölge idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinden oluşmaktadır.
Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerinden biri de kanunların Anayasa'ya şekil ve esas yönden uygunluğunu denetlemektir (Anayasa m. 148). Anayasa Mahkemesi, bu çerçevedeki denetiminde bir vergi kanununu kısmen ya da tamamen iptal ettiğinde, söz konusu hükümler, iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Anayasa Mahkemesi'nin vergi kanununun tamamını ya da bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak şekilde bir hüküm tesis etme yetkisi bulunmamaktadır. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi'nin vergi alanındaki yetkisi, Anayasa'ya uygun olmadığı saptanan vergi hükümlerini iptal etmekle sınırlıdır (Anayasa m.153).
Anayasa'nın 125'inci maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı
yargı yolunun açık olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin vergisel işlemlerine
karşı açılacak davalara ilişkin yargı sürecinde ilk inceleme yeri olarak vergi
mahkemesinin, itiraz yeri olarak bölge idare mahkemesinin ve temyiz yeri olarak
da Danıştay'ın görev ve yetkisi bulunmaktadır. Ayrıca, Danıştay, ilk derece
mahkemesi olarak, vergiyle ilgili Bakanlar Kurulu kararlarını ve bakanlıkların
ve kamu kuruluşlarının ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlerini
inceleyerek karara bağlamaktadır. Söz konusu yargı yetkisi, Anayasa'nın
125'inci maddesi hükmü gereğince, vergiye ilişkin idari işlemlerin hukuka
uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır ve bu yetkinin, yürütme görevinin
kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini
kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde olacak ya da takdir yetkisini
kaldıracak şekilde kullanılması mümkün değildir.
Ayrıca, yukarıda belirtilen yargı yerlerinin, baktıkları vergisel davalarda, uygulanacak hükümleri Anayasa'ya aykırı gördüğü ya da taraflardan birisinin ileri sürdüğü Anayasa'ya aykırılık iddiasını ciddi bulduğu hallerde, Anayasa'ya uygunluk denetimi için konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıma olanağı bulunmaktadır (Anayasa m. 152).
Sonuç: Yasama, yürütme ve yargı organlarının "medeni işbölümü ve işbirliği" ilkesi temelinde vergi alanında kullanmakta olduğu yukarıda belirtilen yetkiler, Anayasa'nın ve kanunların, başka bir deyimle, hukukun üstünlüğünün sağlanmasının temelidir. Mükellef haklarının gerçek güvencesi de bu temelde oluşur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder